SLM CNM BEN NİHAL HİÇ SEX YAPMADIM KONUSU BİLE AÇILSA FENA AZIYORUM DENESEKMİ BİŞİYLER :)
NUMARAM: 0035 351 57 32
Onu asla unutamamıştım
Her insanın hayatında önemli etkiler bırakan ve bundan dolayı unutulmaz
olan insanlar olmuştur. Bu insanlar o denli etkiler bırakırlar ki bazen
üzerimizde yaşam yollarımızı ayırsa da biliriz ki son nefesimizi verene
dek aklımızda ve hayallerimizde yaşamaya devam edecekler. Ben henüz
yirmi beş yaşımdayım ve yeni hayata atılıyorum ama daha şimdiden benim
için asla unutulmayacak deneyimler yaşatmış böyle bir insan var
hayatımda. Artık birbirimizden haber alamıyor olsak da, üniversitenin
ilk yıllarında ki kız arkadaşım Selin. Her ikimizde cinselliği
birbirimizin bedenlerini keşfederek tanımıştık. Benim ilk aşkım değildi
ama cinselliği yaşadığım ve bugüne dek en fazla tatmini de yaşadığım
insandı. Üniversitenin hayatımızın ilk aylarında tanışmış ve bundan
birkaç ay sonra çıkmaya başlamıştık. Karadenizli idi ve İstanbulda
kendisinden büyük bir kuzeni ile birlikte kalıyordu. İnsan onu ilk
gördüğünde, omuzlarına kadar gelen kızıl kıvırcık saçları, iri yeşil
gözleri, dolgun dudakları ve sımsıkı vücudu ile sadece bir tek şey
hissedebilirdi, tutku. Beni de ilk tanıştığımız andan itibaren bu güçlü
kadınsılığı ile cezp etmişti. İlişkimiz zaman içinde cinselliği de
yaşamaya başlamamızla son sürat ilerliyordu. İlişkimizin üçüncü ayından
itibaren birlikte olmaya başlamış ve gençliğimizin de verdiği enerji ile
en ateşli ve tutkulu anılarımızı yaşar olmuştuk.
Derslerin biraz da olsa gevşediği bahar ayları geldiğinde içimizdeki
heyecanlar da doğanın çağrısına uymadan edemezdi elbette. Yoklama
zorunluluğu olmayan bir ders zamanı kantinde arkadaşlarla oturmuş
havadan sudan bir muhabbet yapıyorduk. Öğlene dek oyalanıp sonra
kızlarla beraber bir arkadaşın evine gidip takılacaktık. Oldukça sıradan
sayılabilecek bir gündü aslında. Bir yarım saat geçmeden Selin ve bir
arkadaşı da yanımıza geldi. Birkaç dakika sonra Selin bana dolaplara
gidip notları bırakacağını benim de onunla gelip gelemeyeceğimi sordu.
Ben de kendi kitaplarımı bırakırım diyerek beraber kantinden çıkıp el
ele temel bilim binasına yürürken, yüzünü bana çevirmeden alçak sesle
Sevişelim
dedi. Tabii o ana dek aklımda olmasa da, bir anda tüm
bedenimin titremesi ile arzu damarlarımı doldurdu. Tek bir sözcükle
onunla hemen orada bile sevişme fikri gözümün önünden ayrılmaz oldu:
Bize gidebiliriz istersen?
Hayır, hemen istiyorum, okulda bir yerlerde hem de, lütfen!
Henüz om dokuz yaşında olan benim için bu uyanıkken görülen bir rüya
gibiydi. Heyecanı ve korkuyu beraber hissetmeye başlamıştım bile. Avluyu
geçip dolapların olduğu temel bilim binasına girince önce içgüdüsel
olarak daha tenha olan alt katlara yöneldik ikimiz de. Sanırı o an
ikimizin de aklından ders zamanları çok kullanılmayan öğrenci
tuvaletleri geçiyordu. Ben olabildiğince doğal görünüp dikkat çekmemeye
çalışırken koridorun sonundan döndüğümüz anda Selin hiç beklemediğim bir
hareket yapıp elini önüme götürdü ve aletimi avuçlayıverdi.
Pantolonumun üzerinden taşaklarımı okşuyor, yumuşak nazik hareketlerle
sıkıyordu arada. İyice şaşırmıştım. Koridor bomboştu aslında. Elini
aletimden çekmeden:
Daha rahat bir yer bulalım, lütfen
Deyince eli hala önümde birkaç adım attık ve erkekler tuvaletinin önüne
geldiğimizde:
Ne dersin?
Diye sormamla beraber:
Evet, ama önce sen bir gir bakalım, eğer kimse yoksa beni çağırırsın.
Dedi ve ben hemen içeri girdim. İçerde gerçekten kimse yoktu ve Selini
elinden tutarak cama en yakın kabine sürükledim. Kapıyı arkamızdan
kapatınca ikimiz de kalp atışlarımızı duyabiliyorduk adeta. Ben hemen
dudaklarına yapışıp doyasıya öpmek isterken, Selin beni durdurdu ve
ellerimi iki yanıma doğru uzattı ve hemen pantolonumu çözdü kendi elleri
ile. Sonra durup gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Gözlerimin
içine bakarak düğmeleri açtı. Bir elimi alıp yuvarlak ateş gibi göğsünün
üstüne koydu ve ben daha sutyenini indirmeden üzerinden okşamaya
başladım. O da diğer eli ile şortumu da indirip zaten dakikalardır
uyanmış nabız gibi atan aleti sıvazlamaya başladı. Ben artık iyice
hareketlenmiş, heyecandan uçları fıstık kadar olmuş göğüslerini
yoğuruyordum adeta. Selin başını arkaya atmış:
Immm! Aşkım, ellerin çok sıcak. Hadi sev onları, öp okşa hadi!
Diye inliyordu. Bulunduğumuz ortam, yaşadığımız heyecan her şeyi birkaç
kat daha tutkulu hale getiriyordu. Başımı memelerinin arasına gömmüş
ikisini de sırayla emiyor, uçlarını ısırıyor, dilimle durmaksızın
darbeler indiriyordum. Aşağı çektiğim sutyenden tamamen kurtulmak için
ellerimi kopçalara uzatmıştım ki Selin o daracık kabinde zorlanarak
dizlerini kırdı ve deminden beri elinde olan aletin ucuna bir öpücük
kondurdu. Gözlerini yukarı dikip benden ayırmadan iyice aşağı inip
taşaklarımı teker teker ağzına alıp emmeye başladı. Dilini iki taşağımın
birleştiği hatta gezdirip ucuyla darbeler indiriyor, bir yandan da gene
gözlerimin içine bakarak tükürdüğü eliyle bana otuz bir çektiriyordu.
Nabız gibi atan aletimle yeterince oynadığına inanınca ellerini
kalçalarıma koyarak organımı dolgun dudakları ile çevreledi ve ağzından
içeri dilinin üzerinde kaydırdı. Daha önce de oral yapmayı severdi ama o
gün bambaşka bir haldeydik. Sanki sevişen o ve ben değil yabancı iki
insandı ve biz onları izliyorduk. Dudakları ile aletimin başını
kavrayıp, gövdesini alabildiği kadar ağzının içine alıp içine çekiyordu.
Usulca inlemeleri ve bakışları beni çıldırtıyordu geçen her saniye.
Aniden geriye çekildi ve hızla ayağa kalkıp sırtını bana dönüverdi.
Kollarını iki yandaki duvarlara uzatıp belini daracık kabinin izin
verdiği kadar büktü ve harika kalçaları çıkıverdi hemen önümde. Bir
saniye yitirmeden önüne uzanıp düğmelerini çözmeye başladım. İki
yanından tuttuğum kotunu indirmeye çabalarken(inanın anlatıldığından
zor) bir yılan gibi kıvrılıp işimi kolaylaştırıyor ama hemen önümde
selamda duran arkadaşım her hareketi ile bembeyaz kalçalarının arasına
değip başımı döndürüyordu. Kotunu belinden sıyırınca karşımda beyaz
gömleğinin hemen altında gözümü alan şarap rengi tangası duruyordu. O an
kalçasını iyice geriye yasladı ve başını arkaya çevirip vücudunu iyice
gererek:
Şimdi benim için kaldırdığın o aleti eline al ve hemen ait olduğu yere
sok! Hadi! Hemen!
Daha başını döndüremeden elimi önüne uzatıp çoktan ıskanmış kadınlığını
okşamaya başladım. Yeni açılmış güle benzeyen pespembe dudaklarını
aralayıp, en tepede birleştikleri o hassa noktaya parmağımı koydum.
Selinin en çok zevk aldığı noktalardan birisi idi. Bir yandan çamaşırı
kenara çekiştirip aletimle ıslak kadınlığını fırçalıyor, bir yandan da
diğer elimin parmakları arasına aldığım iyice şişmiş bızırıyla
oynuyordum. Artık kıpkırmızı olmuş aletimi iyice sulanmış şeftalisinin
girişine değdirince başını sallamaya başladı ve:
Aşkım benim, sonunda düzeceksin beni. Günlerdir bu anı bekliyorum. O
muhteşem organını içimde gezdireceksin! Şimdi! Aniden bastır Evveet!
O anda sertçe içine girivermiştim. Gözlerimin hemen önünde erkekliğim
körpe bir kısrak gibi kıvranan sevgilimin kalçaları arasında
kayboluvermişti.
Ohhh! Çok güzel. Sokmaya başla durma ne olur, hadi erkeğim hadi!
Bembeyaz kalçaları sıcacıktı. Ellerimle bu yuvarlakları yoğururken kemik
gibi olmuş aletimle aşkımın en derinlerine darbeler indiriyordum. Her
vuruşumla zaten daracık olan kabinin duvarlarından kendini iterek
kalçalarını bana yaslıyordu. Avuçlarımın kırmızı izler bıraktığı
kalçalarını her yükselttiğinde kendi kadınlık suları ile parlayan
aletimi görerek iyice azıyordum:
Durma sok! İçimdesin işte sonunda. Evet, bastır! Geçir bana! Ohhh,
ohhh! Mutlu et, düz beni!
Artık omuzlarından tutmuş her seferinde en derinlerine kadar gidiyordum.
Aletimi benim için yanan sıcacık mabedinin en dibine dayadıkça en
sonunda elini aşağıdan uzatıp taşaklarımı sıvazlamaya başladı. Bu
noktadan sonra adeta kendimi kaybetmiştim. Alnımdan damlayan ter
damlaları Selinin kalçalarına, sırtına damlıyordu. Artık ritmimizi
bulmuştuk. Benim ellerim onun incecik belinde, onun bir eli benim
aletimi okşarken diğeri kapıya dayanmış, çiftleşen hayvanlar gibi
kendimizden geçmiştik.
Harika sevgilim, harika! Geçir, köküne kadar eveeet! Öyle işte. Hadi
erkeğim mahvet beni. Taşaklarını da sok! Senin kadınınım ben sadece!
Saniyeler geçiyor, bu sözleri beni darmadağın ediyordu adeta. Artık
nerede olduğumuzu unutmuştuk adeta. İyice dolmuştum, her an
boşalabilirdim artık:
Aşkım boşalıcam artık dayanamıyorum Selin!
Diye inledim ve o anda da oluk oluk içimde ne varsa Selinin en
derinlerine fışkırtmaya başladım. Sanki yer ayaklarımın altından
çekiliyordu. Selin kendini kaybetmiş titriyor:
Ohhhh. Boşalt. Ohhh! Beni hamile bırakmanı istiyorum. Harikasın
sevgilim. Spermlerini içime akıt. Dölle beni! Ben de boşalıyorum
hayatım. Offf
Evet, oluyor boşalıyorummm. Yetiştim sana geliyorum. Ohh,
ohh, off harikasın aşkım!
Sanırım birkaç Dakka orada öylece kalakaldık. Nasıl toparlandık
hatırlamıyorum ama o günün kalanından tek hatırladığım sevgilimin en
sonunda bana hediye ettiği öpücük ve bir an önce eve gidip onu bu sefer
yüksek sesle bağırta bağırta becermek isteğimdi. Rüya gibi bir kızdı,
ben onu nasıl unutabilirim ki